Au revoir là-haut

Kasım 1919'da, yüzleri tanınamayacak derecede hasar görmüş ancak bir o kadar da zeki olan bir ressam ve eski bir muhasebeci, anıları anma dolandırıcılığına başlar. Fakat bu, sıradan bir dolandırıcılık hikayesi değildir. Çünkü onları bekleyen serüven, Fransa'nın 1920'lerdeki coşkulu ve heyecan dolu döneminde geçmektedir. Bu, bir yandan sanatın ve kü... Devamını Oku Kasım 1919'da, yüzleri tanınamayacak derecede hasar görmüş ancak bir o kadar da zeki olan bir ressam ve eski bir muhasebeci, anıları anma dolandırıcılığına başlar. Fakat bu, sıradan bir dolandırıcılık hikayesi değildir. Çünkü onları bekleyen serüven, Fransa'nın 1920'lerdeki coşkulu ve heyecan dolu döneminde geçmektedir. Bu, bir yandan sanatın ve kültürün patladığı, müziğin sokaklarda yankılandığı, aşkın ve neşenin doruklarda olduğu bir dönemken, diğer yandan da ahlaki değerlerin sarsıldığı, suç dünyasının altın çağını yaşadığı bir vadidir. İki eski asker, izleyicileri, Roaring Twenties (Yüksek Onlar) olarak adlandırılan bu çılgın çağın kalbinde tehlikelerle dolu bir maceranın içine çekiyor. Ancak, unutmayalım ki, bu süreçte kendilerini bekleyen tehlikeler sadece fiziksel değil, aynı zamanda ahlaki ve duygusal boyutta da bir sınavdır. Anma dolandırıcılıkları, aslında kendi geçmişlerinden kaçışları ve savaşın yaralarını sarmanın bir yolu olabilir. Her biri ayrı bir yaşam hikayesine sahip olan bu iki karakterin, yaşadıkları dönemin tüm olumsuz etkilerine rağmen nasıl bir araya geldiklerini ve hayatta kalabildiklerini izlerken, film izleyicisine keyifli ve düşündürücü bir deneyim sunuyor. Temelde, film, insan ruhunun karmaşıklığı ve direnci üzerine derin bir bakış sunuyor. Bu nedenle, bu filme bir göz atmaktan kaçınmayın.