Saldiri

Sam Gleason, topluluğun omurgasını oluşturan lise futbolunun kral olduğu bir kasabada yaşamaktadır. Gleason, lise futbol takımının bir üyesini, bile hatırlayamadığı bir gece üzerine karşılarına çıkan nefrete karşı savunmasız bıraktığından dolayı suçlar. Bu suçlama, kasaba için futbolun sadece bir spor değil, kutsal bir kavram olduğu bir yerde büyük... Devamını Oku Sam Gleason, topluluğun omurgasını oluşturan lise futbolunun kral olduğu bir kasabada yaşamaktadır. Gleason, lise futbol takımının bir üyesini, bile hatırlayamadığı bir gece üzerine karşılarına çıkan nefrete karşı savunmasız bıraktığından dolayı suçlar. Bu suçlama, kasaba için futbolun sadece bir spor değil, kutsal bir kavram olduğu bir yerde büyük bir şok dalgası yaratır. Üstelik Gleason, o gece olanları hatırlamadığı için savunmasız kalır. Bu durumda, kimse ona inanır mı? Sam Gleason’un iddiaları, genç futbolcu hakkındaki bilinenleri ve kasabanın futbola olan bu kör inancını sorgulamak için bir neden mi yoksa sadece hatırlayamadığı bir geceyi örtbas etme çabası mıdır? Topluluk Gleason'u haklı bulacak mı yoksa genç futbol oyuncusunu suçsuz bulup, onu dışlayacak mı? Ya da belki de hiç kimse suçlamaları ciddiye almayacak ve her şey eskisi gibi devam edecektir. Bu kasabanın ne kadar derinlerine inebileceğini hep birlikte göreceğiz. Bu film, toplumda bir etkiye sahip olan 'varsayılan suçsuzluk' ve 'bireysel söz hakkı' konularını tartışmaya açıyor. Hangi tarafın haklı olduğunu belirlemek, izleyicinin insiyatifine bırakılıyor. Gerçekler ne olursa olsun, bu hikaye, bir topluluğun futbol yıldızına olan kör inancı karşısında bir bireyin çaresizliğini gözler önüne seriyor.