Que Dios nos perdone

Deneyimli dedektifler Velarde ve Alfaro, seri cinayetler işleyen bir katili bulmakla görevlendirilirler. Bu acımasız katil cinayetleri birbirine bağlar ve polisler her cinayetin ardından yeni bir ipucu bulur. Ancak cinayetlerin karmaşıklığı ve seri katilin sürekli değişen yöntemleri, dedektifleri, bir yandan hayatları pahasına sürdürdükleri bu avda... Devamını Oku Deneyimli dedektifler Velarde ve Alfaro, seri cinayetler işleyen bir katili bulmakla görevlendirilirler. Bu acımasız katil cinayetleri birbirine bağlar ve polisler her cinayetin ardından yeni bir ipucu bulur. Ancak cinayetlerin karmaşıklığı ve seri katilin sürekli değişen yöntemleri, dedektifleri, bir yandan hayatları pahasına sürdürdükleri bu avda, diğer yandan da kendi iç dünyaları ve etik değerleriyle yüzleşmeye zorlar. Dedektiflerin, seri katilin peşine düştükleri bu amansız zaman yarışı, onlara kendi kişiliklerinin karanlık yüzleriyle tanışma fırsatı verir. Bu süreçte hem Velarde hem de Alfaro, katilin düşünce yapısını anlamaya çalışırken aslında kendilerinin de ondan çok farklı olmadıklarını fark ederler. Belki de zihinlerinin derinliklerine gömülen bu karanlık düşünceler, onları katille aynı seviyeye getirir. Bu durum, normalde adaleti sağlamak için çalışan dedektiflerin, kendilerini suçlunun yerine koyarak hareket etmeleri gerektiği karmaşık bir durumu ortaya çıkarır. Bir yandan adaleti sağlamanın, diğer yandan ise aynı cinayetleri işlemeyi hayal ederek katilin zihnini çözmenin çelişkisi içerisinde sıkışıp kalırlar. Bu, sadece sıradan bir suçlu yakalama hikayesi değil, aynı zamanda insan psikolojisinin karanlık yüzüne bir yolculuk ve etik sınırların zorlandığı bir drama. Bu zekice kurgulanmış ve etkileyici hikaye, izleyiciyi düşündürmeyi ve derin anlamlar barındıran bir eleştiri getirmeyi başarıyor.