Stonehearst Asylum

Oxford mezunu olan genç bir adamın, akıl hastanesinde bir işe başlaması ile açılan perde, seyircisinin önüne gerçekten çarpıcı bir sahne sergiliyor. Beklenilenin aksine yalnızca bir akıl hastanesinde geçen sıradan bir hikaye değil bu. Çünkü burada "devrim niteliğinde" yeni tedavi yöntemlerinin aslında ne kadar da insani olmadığını fark ediyoruz. Bu... Devamını Oku Oxford mezunu olan genç bir adamın, akıl hastanesinde bir işe başlaması ile açılan perde, seyircisinin önüne gerçekten çarpıcı bir sahne sergiliyor. Beklenilenin aksine yalnızca bir akıl hastanesinde geçen sıradan bir hikaye değil bu. Çünkü burada "devrim niteliğinde" yeni tedavi yöntemlerinin aslında ne kadar da insani olmadığını fark ediyoruz. Bu ilginç kurgudaki hastane, hem bir akıl hastanesini hem de toplumun uç noktasında yaşayan insanların hayatlarını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Ancak, hastanede olan bitenlerin yüzeyde göründüğü gibi olmadığı bir süre sonra ortaya çıkıyor. Bu, ilk bakışta görmeye alışık olduğumuz bir hastane ortamından çok daha fazlasını taşıyor. Hastane koridorlarında dolaşan bu Oxford mezunu genç, aslında hastanenin ve hastaların çok daha karmaşık ve büyülü bir dünyasını keşfediyor. Bu keşif süreci bize, bir yandan insan psikolojisi ve akıl sağlığı konularında derin bir bakış açısı kazandırırken, diğer yandan da toplumun marjinalize ettiği bu kişilerin ne kadar da anlaşılmaz olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak, Oxford mezunu genç adamın bu akıl hastanesindeki serüveni, seyirciye hem insani olmayan tedavi yöntemlerinin acımasızlığını gözler önüne seriyor, hem de göründüğünden daha fazlası olduğunu sindire sindire anlatıyor. İnsan ruhunun derinliklerinde saklı olanları keşfetmek isteyenler için kesinlikle izlenmesi gereken bir film.