Homunculus

"Gerçeklik ve yanılsama çizgisi bulanıklaşıyor. Evsiz bir hafıza kaybı hastası, insanların en derin travmalarını görebilme yeteneğiyle bir deneysel tıbbi işlemden uyanıyor." İşte karşımızda böyle bir hikayesi olan bir film. Bu film, insana kendisini sorgulama fırsatı veren, sinemanın gerçekliği ve illüzyonunu bir araya getiren benzersiz bir dene... Devamını Oku "Gerçeklik ve yanılsama çizgisi bulanıklaşıyor. Evsiz bir hafıza kaybı hastası, insanların en derin travmalarını görebilme yeteneğiyle bir deneysel tıbbi işlemden uyanıyor." İşte karşımızda böyle bir hikayesi olan bir film. Bu film, insana kendisini sorgulama fırsatı veren, sinemanın gerçekliği ve illüzyonunu bir araya getiren benzersiz bir deneyim sunuyor. Baş karakter, hafızasını kaybetmiş ve evsiz bir adam. Ancak bir tıbbi deney sonucunda kazandığı özgün yetenek sayesinde, insanların en derin, en karanlık psikolojik travmalarını görebilme yeteneğine sahip oluyor. Bu filmdeki gerçeklik algısı, gördüklerimizle sınırlı olmaktan çıkıyor. Hafıza kaybı yaşayan bu adamın gözünden, karakterlerin iç yüzünü, onların yaşamış oldukları travmaları görme fırsatı buluyoruz. Film, bireyin psikolojik derinliklerini ve travmalarının nasıl farklı boyutlara ulaştığını anlatırken, aynı zamanda insanın iç dünyasında neler olabileceği konusunda birçok soru işareti bırakıyor. Film, tıbbi bir deney sonucunda kazanılan bu yeteneğin, karakterin hayatını nasıl değiştireceğini ve bu yetenekle başkalarının hayatlarına nasıl bir etki edebileceğini sorguluyor. Gerçeklik ve yanılsama arasındaki sınırların belirsizleştiği bu film, izleyicisini derinden etkileyen bir deneyim sunuyor. Bu yüzden, sıradan bir hikayeden çok daha fazlasını arayanlar için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir film.