Feed the Gods

İki kardeşin, uzun zamandır kayıp olan ailelerini aramak için geri döndüğü küçük bir dağ kasabasının hikayesi, alışılmışın çok dışında bir yolculuk sunuyor. Değerlendirmemizi başlatmadan önce, bu hikayenin sıradan bir kayıp aile arama hikayesi olmadığının altını çizmek isteriz. Film, kardeşlerin kasabaya dönüşüyle başlar ve bundan sonrası, kasaban... Devamını Oku İki kardeşin, uzun zamandır kayıp olan ailelerini aramak için geri döndüğü küçük bir dağ kasabasının hikayesi, alışılmışın çok dışında bir yolculuk sunuyor. Değerlendirmemizi başlatmadan önce, bu hikayenin sıradan bir kayıp aile arama hikayesi olmadığının altını çizmek isteriz. Film, kardeşlerin kasabaya dönüşüyle başlar ve bundan sonrası, kasabanın tatilciler için garip ve ürpertici bir cazibe merkezi olduğunun keşfi ile devam eder. Ancak bu cazibe merkezi, tatilciler için bir cennet değil, tam anlamıyla bir kabustur. Zira kasaba, turistlerin peşinden sıradışı ve korkutucu bir lezzetle ağızlarını sulandırıyor. Karakterlerin arayışları ve kasabanın turistlere olan bu canavar gibi açlığı arasındaki gerginlik, izleyiciyi adeta ekranlara kilitleyor. Bu durum, özellikle kardeşlerin hayatta kalma mücadeleleri ve ailelerini bulma umutları arasında gidip gelirken daha da belirginleşiyor. Kısacası, iki kardeşin trajik hikayesi ve küçük bir dağ kasabasının turistlere olan 'yaratıcı' ilgisi, gerilim ve korku unsurlarını ustaca birleştirerek dikkat çeken bir yapıma dönüşüyor. Bu film, sadece bir kayıp aile arayışının hikayesi olmayıp, aynı zamanda hayatta kalma, güçlü bağlar ve korkunun iç içe geçtiği bir macerayı da bizlere sunuyor. Bu filmi izlemekte olan veya izlemeyi düşünen herkesin, bu ilginç ve karanlık dağ kasabasının sırlarını keşfetmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.