Cosmopolis

28 yaşındaki bir milyarder varlık yöneticisinin, basit bir saç kesimi için Manhattan'ın kalabalık caddelerinde sürüklenen bir limuzinle öyküsü, çok daha karmaşık, dokunaklı, baş döndürücü bir hal alıyor. Kahramanımızın hedefi basit; bir saç kesimi. Ancak bu hedefe ulaşırken gözlemlenenler, karşılaşılan insanlar ve yaşanan deneyimler sıradan bir yol... Devamını Oku 28 yaşındaki bir milyarder varlık yöneticisinin, basit bir saç kesimi için Manhattan'ın kalabalık caddelerinde sürüklenen bir limuzinle öyküsü, çok daha karmaşık, dokunaklı, baş döndürücü bir hal alıyor. Kahramanımızın hedefi basit; bir saç kesimi. Ancak bu hedefe ulaşırken gözlemlenenler, karşılaşılan insanlar ve yaşanan deneyimler sıradan bir yolculuğu, bir keşifler ve iç hesaplaşmalar silsilesine dönüştürüyor. Yolculuğu esnasında, birbirinden farklı karakterlerle karşılaşıyoruz. Her biri onun dünyasını kendince sarsıyor, belki de yıkıyor. Önce biraz tedirgin, sonra ise korku ve sarsıntıyla izlediğimiz bu yolculukta, kahramanın dünyası adeta bir yıkıma uğruyor. Bu karakterlerin her birinin, yaşamlarında bıraktığı etkiyi hissediyor, her birini dikkatle takip ediyoruz. Başlangıçta yalnızca basit bir saç kesimi hedefleyen bu yolculuk, bir yaşamın, belki de bir dönemin sonunu getiriyor. Bu, Manhattan'ın hızlı, karmaşık ve belirsiz yaşamında, bir milyarder varlık yöneticisinin dünyayı, yaşamı ve kendini sorgulamasına, hayata dair tüm bakış açısını değiştirmesine vesile olan bir yolculuk. Hedef basit, ama yolculuk ne kadar karmaşık ve kafa karıştırıcı olursa, sonuçta herkesin yaşamının ne denli karmaşık ve belirsiz olduğunu anlıyoruz. Bu, yalnızca bir yolculuk, bir saç kesimi hikayesi değil, aynı zamanda bir yaşamın, bir dünyanın yıkılışını ve ardından yeniden doğuşunu da izlediğimiz bir film.