Bleach: Burîchu

Japon bir genç, ölülerin ruhlarını görmek gibi nadir bir yeteneğe sahip olup, bu yeteneği ile dikkatleri üzerine çeker. Elde ettiği bu eşsiz güç, ona normal insanların çoğunun bilmediği veya anlamadığı çok farklı bir dünya kapısını aralar. Bununla birlikte soul reaper, yani ruh biçicisi olarak da adlandırılan gizemli bir karakterin güçlerini kazanı... Devamını Oku Japon bir genç, ölülerin ruhlarını görmek gibi nadir bir yeteneğe sahip olup, bu yeteneği ile dikkatleri üzerine çeker. Elde ettiği bu eşsiz güç, ona normal insanların çoğunun bilmediği veya anlamadığı çok farklı bir dünya kapısını aralar. Bununla birlikte soul reaper, yani ruh biçicisi olarak da adlandırılan gizemli bir karakterin güçlerini kazanır. Hayatının bu dönüm noktasında, gerçek dünyası ile ruhların dünyası arasında bir köprü olarak görev yapacaktır. Ancak bu genç, belirli bir süre boyunca ruh biçicisinin yeteneklerini öğrenmek ve kullanmak zorunda kalır. Bu süre zarfında bu genç, bir taraftan normal bir hayat sürmeye, diğer taraftan da ölüler dünyası ile yaşayanlar dünyası arasında bir denge sağlamaya çalışır. Ancak bu hiç de kolay bir iş değildir. Çünkü ruh biçicisi olmak, ölülerle iletişim kurmak ve onların sorunlarını çözme görevini üstlenmek demektir. Bu nedenle, genç ruh biçicisinin hayatı herkesin hayal edebileceğinden çok daha karmaşık ve zorludur. Gençlik enerjisi ve özverisi ile yeni görevine atılan bu genç, bir yandan yaşam ile ölüm arasındaki hassas dengeyi korumak zorunda kalırken, diğer yandan da kişisel hayatını idare etmek zorunda kalır. Bu durumu, gençlik hayatındaki çelişkiler ve karmaşalarla da özdeşleştirebiliriz. Ancak bu genç, her şeye rağmen bu zorlu yolculukta görevini yapıyor ve bu süreçte de önemli dersler alıyor. Özellikle ruhlarla iletişim kurma ve onları anlama yeteneği, ona hayatı ve insanları daha farklı bir perspektiften görmesini sağlıyor. Hayatı, ölümü ve ötesini sorgularken, kendisi de bambaşka bir kişiliğe bürünüyor ve sonunda yerine getirmesi gereken görevin, sadece bir ruh biçicisi olmak değil, aynı zamanda insan olmak ve insanlığı anlamak olduğunu fark ediyor.